siteme hoş geldinizzz site nin yeni sahibi; webhosting destekli olarak yapmaktadır!!! bütün haklar saklı ve kullanmak yasaktır!!! ImageChef Banner Maker - ImageChef.com
 
REKLAM VER
REKLAM VER MENÜ  
  Forum
  anasayfa
  Ziyaretçi defteri
  Anketler
  Yorum
  Gazete
  Top liste
  Galeri
  Link listesi
  Sayaç
  REKLAM
  fikra
  Sakli sayfalar
  arama motoru
  wideo
  diger önemsiz sayfalar
  wideo dershane
  TV
  resimlerim(saklı)
REKLAM VER
Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?

Üye olmak için "daha kayıt olmadınızmı" ya tıklayın

Forum - türkiye

Burdasın:
Forum => ülkemiz ve dünya => türkiye

<-Geri

 1 

Devam->


admin01
(şimdiye kadar 52 posta)
06.01.2010 15:20 (UTC)[alıntı yap]
6. SINIF YERYÜZÜNDE YAŞAM ÜNİTESİ II (DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE İKLİM)



Belli bir yerde, sıcaklık,
nem, yağış, ba¬sınç, rüzgâr
ve bulutluluk gibi hava
olaylarının mevsimlik,
yıllık gidişlerinin uzun
yıllar boyunca gösterdikleri
ortalama duruma iklim denir.
Bu or¬talama durum uzun yıllar
içinde çok büyük deği¬şikliğe
uğramaz.
Sıcaklık, rüzgâr ve yağış gibi
hava olayla¬rının bir yerde
gösterdiği kısa süreli değişime
de hava durumu denir.
Sıcak kuşak ve ılıman kuşak,
Kuzey Yarım Küre'de, Güney
Yarım Küre'ye göre daha
geniş alan kaplar. Bunun
sebebi Kuzey Yarım Küre'de
karaların oranının daha fazla
olmasıdır. Denizler ka¬ralara
göre az ısınırlar. Oysa
karalar çok ısınırlar. Bu
durum Kuzey Yarım Küre'de
sıcak ve ılıman kuşağın daha
geniş alan kaplaması¬na neden olmaktadır. Yine bu durumun
sonucu olarak Kuzey Yarım Küre
Güney Yarım Küre'ye göre 2 °C
daha sıcak olmaktadır.
İklim tiplerini üç bölümde inceleyebiliriz:
A) Sıcak iklimler
B) Ilıman iklimler
C) Soğuk iklimler

A) SICAK İKLİMLER:
1- Tropikal İklim (Savan)
* İsmini sıcak iklimlerde
yetişen çayırlardan almaktadır.
* Sıcaklıklar bütün mevsimlere
yayılır.
* Sıcak bir günde yağış görülebilmektedir.
* Sudan platosu, Doğu, Güney ve
Merkez Afrika'da sıklıkla
görülmektedir.
2- Muson İklimi:

* Bu iklim tipinde yaz mevsimi
yağışlı, kış mevsimi kurak
geçmektedir.
* Sıcaklık ortalamaları
10 °C'nin
altına hiç düşmemektedir.
* Genellikle Güney, Güneydoğu
Asya ve Doğu Asya'da etkilidir.
* Akarsu rejimleri düzensizdir.
* Yağışsız dönemde yaprağını
döken ormanlar doğal bitki
örtüsünü oluşturul^
* Pirinç, çay, kahve, pamuk,
muz, ananas, turunçgiller,
zeytin önemli tarım
ürünleridir. Koyun, keçi
ve manda yetiştirilen evcil
hayvanlardır.
3- Ekvatoral İklim:
* Bu iklim tipi günlük ve
yıllık sıcaklık farklılıkla-
rının en az olduğu iklimdir.
* Bitki örtüsü ekvatoral
ormanlardır.
* Amazon ve Kongo havzaları,
Malezya, Filipinler ve Papua
Yeni Gine'de görülmektedir.
* Ormanların çok gür olması
nedeniyle çok sayıda maymun
ve kuş türü yaşar. .
* Yıl boyunca yüksek sıcaklık
ve bol yağış nedeniyle bütün
yıl yeşil kalan 40-50 m
uzunluğundaki ağaçlardan
oluşan tropikal yağmur
ormanları do¬ğal bitki
örtüsüdür.
* Kahve, kakao, kauçuk,
ananas, şeker kamışı, soya
fasulyesi, turunçgiller,
Hindistan cevizi, mısır ve
pirinç yetiştirilir.
4- Çöl İklimi:
* Bu iklim tipinde sıcak-
lıklar oldukça yüksek, yağışlar
ise son derece azdır.
* Arabistan yarımadası. Büyük
Sahra Çölü, Avustralya'nın
iç kısımları, Meksika Çölleri,
Peru Çölleri, Kızılkum, Ka-
rakum ve Taklamakan Çölleri
bu iklimin görüldüğü yerlerdir.
* Çöller, bitki örtüsü
bakımından oldukça fakirdir.
Çoğunlukla dikenli çalılar ve gövdelerinde su tutma özelliği olan kaktüsler, görülür.
* Çöl ikliminin simgesi
hurmadır. Yeraltı suyunun
yüzeye çıktığı yerler olan
va¬halarda sulama ile pamuk, yer fıstığı, tahıl ve üzüm yetiş-
tirilir. Koyun ve deve en çok yetiştirilen evcil hayvandır.

B) ILIMAN İKLİMLER:
1- Okyanus İklimi:
* Genellikle karaların batı kıyılarında hüküm süren bu iklim tipinde yazlar serin, kışlar ise ılık geçmektedir.
* Bitki örtüsü ormanlardır.
* Görüldüğü yerler: Şili'nin
güney kıyıları. Batı Avrupa
ve Yeni Zelanda vb.

2- Akdeniz İklimi:
* Ülkemizde de görülen bir
iklim tipidir.
* Yazlar sıcak ve kurak
kışlar ılık ve yağışlı geçmek-
tedir.
* Bitki örtüsü makilerdir.
* Akdeniz'e kıyısı olan
ülkelerin büyük çoğunluğu
ile Orta Şili ve California
kıyılarında görülmektedir.
* Akdeniz ikliminin etkili
olduğu yörelerde küçükbaş
hayvancılık yapılır.
Özellikle keçi en çok
yetiştirilen hayvandır.
* Buğday, arpa, zeytin,
turunçgiller, üzüm, pamuk,
şekerpancarı yetiştirilir.

3- Karasal İklim:
* Yazlar sıcak, kışlar ise
çok soğuk ve yağışlı geçer.
Yağışlar genelde karşeklindedir.
* Denizden uzak karaların iç
kesimlerinde görülmektedir.
* Yıllık sıcaklık farklılıkları
oldukça fazladır. Bitki örtüsü
bozkır (step) dır.
* Buğday, arpa, çavdar, yulaf,
mısır, patates, çeşitli
baklagiller, üzüm, elma, armut,
şekerpancarı, keten ve tütün
yetiştirilen başlıca ürünlerdir.
* Karasal iklimin doğal
bitki örtüsü yağışlı mevsimde
yeşeren,
kurak mevsimde sararan ot topluluklarından oluşan
bozkırlardır.
* Karasal iklimin görüldüğü
alanlarda küçükbaş hayvancılık
yapılır. Koyun en çok yetiştirilen küçükbaş hayvandır.
C) SOĞUK İKLİMLER:

1- Tundra iklimi:
* Sıcaklıklar son derece düşüktür.
* Yılın büyük bir bölümü
soğuk geçer. Yazlar kısa ve
serin, kışlar ise uzun ve serttir.
* Bitki örtüsü tundradır.
* Sibirya'nın kuzeyi, Grönland
kıyıları ve Kanada'nın kuzeyi
görüldüğü yerlerdir.
* Tundra ikliminde yılın büyük
bir bölümü donmuştur. Kısa yaz
mevsiminde karların erimesiyle
toprağın üst kısmı çözülür ve
bataklığa dönüşür. Bu bataklık-
larda bodur çalı, çayır ve
yosunlardan oluşan tundra bitkileri yetişir.
* Tundra ikliminin görüldüğü
yerlerde ren geyiği, misk öküzü
ve bizon gibi hayvanlar görülür.

2- Kutup İklimi:
* İklim tipleri içerisinde en soğuk olanıdır. Yılın büyük kısmında güneş ışınları görülmez. Hakim bir bitki örtüsü yoktur.
* Görüldüğü yerlere Antartika, Grönland'ın iç kesimleri ve kuzey kutbunu örnek verebiliriz.
DÖRT MEVSİM TÜRKİYE
Kuzey Yarım Küre'de ve Orta Kuşak'ta yer alan Türkiye'de farklı iklim tipleri görülür. Tür¬kiye'de farklı iklimlerin ortaya çıkmasında;
1. Üç tarafının denizlerle çevrili olması,
2. Ilıman kuşakta yer alması,
3. Ortalama yükseltinin fazla olması ve yük¬seltinin batıdan doğuya doğru artması,
4. Kuzeyde ve güneyde dağların kıyıya pa¬ralel olarak uzanması etkilidir.
Kuzeyde Karadeniz Bölgesi'nde dağların kıyıya paralel uzanması denizden gelen nemli ha¬vanın yüksek dağ yamaçlarında yükselip soğuyarak yoğunlaşmasını ve bol yağış bırakmasını sağlamıştır. Dağların bu şekilde uzanması ayrıca deniz etkisinin iç kısımlara sokulmasına engel ol¬duğundan iç kısımlara doğru bol yağışlı iklim ye¬rini karasallığa bırakmıştır. Böylece kıyıda ve iç kesimlerde farklı iklim özelliklerinin görülmesine sebep olmuştur. Bu durumun ortaya çıkması dağ¬ların uzanış doğrultusu ile ilgilidir.
Güneyde Akdeniz Bölgesi'nde de dağla¬rın kıyıya uzanış doğrultusu paraleldir. Bu durum tıpkı Karadeniz Bölgesi'nde olduğu gibi Akdeniz Bölgesi'nde de kıyı ile iç kesimler arasında farklı iklim tiplerinin görülmesine sebep olmuştur.
Kuzeyde ve güneyde dağların kıyıya pa¬ralel uzanması Türkiye'de karasal iklimin daha geniş bir alana yayılmasında etkili olmuştur.
Türkiye'nin batısında ise durum biraz daha farklıdır. Burada dağlar denize dik uzanır ve deniz etkisi daha fazla içeri sokulabilme imkânı bulur. Ancak Türkiye'de yükseltinin batıdan doğu¬ya doğru artmasına bağlı olarak iklimde karasal¬lasın
Türkiye'de iklim üzerinde dağların uzanış doğrultusunun ve yükseltinin etkisi oldukça fazla¬dır.
Türkiye genelde Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu durumu, ülkemiz genelinde yazla¬rın kurak, kışların yağışlı geçmesi kanıtlar. Bu¬nunla birlikte, birbirlerinden belirgin farklarla ayrı¬labilen karasal ve Karadeniz iklimleri de etkilidir.
Türkiye'de İklim
Ülkemizde Akdeniz, Karadeniz ve Karasal olmak üzere üç iklim tipi görülmektedir.
a) Akdeniz İklimi: Daha çok Akdeniz Bölgesi, Ege Bölgesi ve Marmara Bölgesinin bir bölümünde etkilidir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
b) Karadeniz İklimi: Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimlerinde görülür. Her mevsim yağışlıdır. Yağışlar daha çok kış aylarında düşmektedir. Bitki örtüsü gür ormanlardır.
c) Karasal İklim: Yazları sıcak ve kurak: kışları kar yağışlı geçen bir iklim tipidir. Doğu Anadolu, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile Ege Bölgesinin İç Batı Anadolu Bölümü ve Marmara Bölgesinin Ergene Bölümünde görülür. Bitki örtüsü bozkırdır. Karasal iklim görülen yerler arasında karasallık derecesi bakımından farklılıklar görülmektedir







KITALARIN BULUŞMA NOKTASI: TÜRKİYE


Türkiye, sahip olduğu özel konumu nedeniyle önemli bir ülkedir. Özel konumundan kaynaklanan özellikler şunlardır:
1. Sahip olduğumuz İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadeniz'e kıyısı olan ülkeleri Akdeniz'e, oradan da Atlas ve Hint Okyanuslarına bağlar.

•2. Hıristiyan Avrupa ülkeleri ile Müslüman Ortadoğu (İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan vs.) ülkeleri arasında denge sağlar.
•3. Sanayisi olan ancak petrolü olmayan Avrupa ülkelerini, petrolü olan ve sanayisi olmayan Ortadoğu ülkelerine bağlayan köprü durumundadır.
•4. Eski Dünya Kıtaları olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika'nın birleşme noktasındadır.
•5. Çok eski çağlardan beri pek çok uygarlığın yaşadığı ülkemizde sayısız tarihi ve turistik yer vardır.
•6. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız oldukça fazladır.
•7. Verimli toprakları ve dört mevsim yaşanan iklimi ile önemli bir tarım merkezidir.
NEREDE NİÇİN YAŞIYORUZ? NERDE NİÇİN ÜRETİYORUZ?

İnsanlar dünyanın her yerine eşit dağılmamışlardır. Bazı yerlerde nüfus çok yoğundur, bazı yerlerde ise hiç yoktur. Nüfusun dağılışını etkileyen etmenler şunlardır:
• 1. İklim: Çok soğuk kutup bölgeleri ile çok sıcak çöl ortamlarında fazla nüfus yoktur ancak orta kuşak denilen dört mevsimin yaşandığı iklim bölgelerinde nüfus yoğundur.
• 2. Yer Şekilleri: Dağlık ve ulaşımı zor yerlerde nüfus seyrek, ova gibi düz yerlerde nüfus yoğundur.
• 3. Ekonomik Faaliyetler: Verimli otlaklar, sulanabilir tarım arazileri ve iş imkânının bulunduğu sanayileşmiş yerler yoğun nüfusludur. Maden bölgeleri ve turistik yerlerde yoğun nüfuslu sayılır.
Bir yerdeki ekonomik faaliyetlerin cinsi basit olarak o yerin nüfus yoğunluğu hakkında bilgi verir. Yani;
Avcılık yapılıyorsa..................................... Nüfus yoğunluğu çok az,
Tarım ve hayvancılık yapılıyorsa.................... Nüfus yoğunluğu orta,
Sanayi varsa............................................. Nüfus yoğunluğu fazladır.
Nüfus yoğunluğu: 1 km2'ye düşen insan sayısına "nüfus yoğunluğu" denir. Bunu hesaplamak için bir yerdeki insan sayısını o yerin yüz ölçümüne bölmek gerekir.
ÜLKEMİZİN SATTIKLARI-ALDIKLARI

Bir ülkenin başka bir ülkeye mal satmasına ihracat (dış satım) denir. Bir ülkenin başka ülkelerden mal satmasına ithalat (dış alım) denir. Bir ülkeye mal giriş çıkışında denetim ve gözetimin yapıldığı yere gümrük denir.
Yurdumuz en çok şunları ihraç eder:
• 1. Demir ve çelik ürünleri
• 2. Elektronik eşya
• 3. Meyve ve sebze çeşitleri
• 4. Hazır giyim
• 5. Yarı mamül (işlenmiş mallar (deri, kâğıt, kauçuk gibi)
• 6. Otomobil ve diğer motorlu taşıtlar
Yurdumuzun en çok ithal ettiği ürünler şunlardır:
• 1. Eczacılık ürünleri
• 2. Otomobil ve diğer motorlu taşıtlar
• 3. Petrol
• 4. Doğal gaz
• 5. Plastikler ve plastik ürünler
Türkiye'nin en çok alış veriş yaptığı ülkelerden bazıları şunlardır:
• 1. Almanya 2. İngiltere 3. İtalya 4. ABD 5. Fransa
TUNA'DAN ALTAY'LARA BİR BÜYÜK MİLLET

Türk tarihi bilinen kaynaklara göre Hun Devleti ile başlar. O dönemlerden bugünlere kadar Türklerin yaşadığı ve devlet kurduğu yerler, Asya'da Çin Seddi'nden Avrupa'da Tuna Nehri ve Viyana'ya kadar kuzeyde Rusya'dan güneyde Arap Yarımadası ve bütün Kuzey Afrika'ya kadar uzanır. Günümüzde ise yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti'nden başka şu bağımsız Türk Devleri vardır.
• 1. Azerbaycan 2. Kazakistan 3. Özbekistan 4. Kırgızistan 5. Türkmenistan
Atatürk, hayatta olduğu dönemde sadece Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkmamızı değil, Tuna Nehri'nden Asya'daki Altay Dağları'na kadar uzanan yerdeki bütün Türk toplumlarıyla sıkı ilişkiler kurmayı hedeflemiştir. Biz diğer Türk Cumhuriyetleri ile ne kadar sıkı ilişki kurarsak Türk Dünyası diğer ülkeler karşısında o kadar güçlü olur.
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN ELELE

Dünyanın çeşitli yerlerinde kıtlık, kuraklık, salgın hastalık, deprem, çığ, heyelan, tsunami gibi felaketler meydana gelmektedir. Bunların hangi ülkede ve ne zaman olacağı önceden bilinemez. Yarınımızın ne olacağı belli olmadığı için hangi toplumun başına bir felaket gelse yardım eli uzatmalıyız. Bizimde başımıza bir felaket geldiğinde onlar da bize karşılık verirler. Resmi yardım kuruluşumuz olan Kızılay ve bütün Türk halkı her zaman dünyadaki felaketlere duyarlı olmuş ve yardım eli uzatmıştır.
DÜNYANIN ORTAK DİLİ
Farklı dillere, dinlere ve kültürlere ait insanların bazen ortak bir etkinlikte buluşup duygularını paylaştıklarını görürüz. Bu etkinlikler şunlardır:
• 1. Müzik festivalleri
• 2. Sinema festivalleri
• 3. Resitaller
• 4. Spor müsabakaları
• 5. Fuarlar
Yurdumuzda düzenlenen bazı etkinliklere şunları örnek verebiliriz:
• 1. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
• 2. Ankara Müzik Festivali
• 3. İstanbul Caz Festivali
• 4. Altın Portakal Film Festivali
• 5. Formula 1 Yarışları
• 6. Uluslar arası İzmir Fuarı





6.SINIF İPEK YOLUNDA TÜRKLER KONU ÖZETİ - 2
İSLAMİYET'İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI


İSLAMİYET'TEN ÖNCE ARAP YARIMADASI'NIN DURUMU
Siyasal Durum
İslamiyet'ten önce Arap Yarımadası'nda siyasi birlik yoktu. Halk kabilelere bölünmüştü. Bu dönemde insanlar genelde güneyde Yemen bölgesi ile Mekke ve Medine şehirlerinin bulunduğu Hicaz bölgesinde yaşıyorlardı.

Sosyal ve Ekonomik Hayat
Mekkeliler ticaretle, Medine'liler ve Taif'liler çiftçilikle geçimlerini sağlarlardı. Ukaz denilen yerde her yıl panayır düzenlenirdi. Araplar'da kölelik yaygındı. Erkekler istediği kadar kadınla evlenebilirdi. Kadının boşanma ve miras hakkı gibi sosyal hakları yoktu. Kız çocuklarından bazıları öldürülür ya da diri diri toprağa gömülürdü. Bu yüzden İslâmiyet'ten önce Arabistan'¬da yaşanan döneme Cahiliye Devri denir.
Din
Din Arap Yarımadası'ndaki insanların çoğunluğu puta ta¬pardı. Ayrıca Musevilik, Hıristiyanlık, Zerdüştlük dinine inananlar vardı. Az da olsa Hz. İbrahim'in dinine inanan ve Hanif denen kişiler de Arabistan'da yaşarlardı.

YENİ BİR DİN-IŞIK DOĞUYOR
Hz. Muhammed Dönemi
• Hz Muhammed 571 yılında Mekke'de doğdu.
• Mekke'nin ileri gelen Ha'şimoğulları so¬yundan olan Hz Muhammed'in annesinin adı Âmine, babasınınki Abdullah'tır.
• Doğmadan önce babasını, 6 yaşında ise annesini kaybetmiş olan Hz. Muhammedi önce dedesi Abdulmuttalip sonra da amcası Ebu Talip himaye etmiştir.
• Doğruluğu ve dürüstlüğü sayesinde "El-Emin"(güvenilir kişi) unvanını almıştır.
• Hz. Muhammed hayatının hiçbir döne¬minde putlara tapmamış ve sık sık Hira(Nur) Dağı'nda kendi iç dünyası ile baş başa kalmıştır.
• 610 yılında Hira Dağı'nda bulunduğu sı¬rada Hz Cebrail aracılığı ile peygamberlikle görevlendirildi.
• Hz Hatice, Hz Ali, Hz Ebubekir ve Hz Zeyd İslamiyet'e ilk inananlardır.
• Kısa sürede Mekke'de yayılan İslamiyet, Mekke/i müşrikler tarafından tepkiyle karşılan¬mıştır. Eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri üzerine in¬şa edilmiş olan İslam dini tek tanrı inancını getir¬miştir. Bundan dolayı putlara tapan' Mekkeli müşrikler Müslümanlara karşı işkence ve baskı uygulamışlardır.
• Mekkeli müşriklerin ileri gelenleri Hz Mu¬hammedi öldürmek için harekete geçtiler.
• Mekke'de ticaret yapan Medineliler Hz Muhammed'e ve tebliğ ettiği dine inanmışlardı. Medineli Müslümanların çağrısı üzerine Hz Mu¬hammed Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye hic¬ret etti. (622)
Hicretin Sonuçları
• İslamiyet daha kolay yayılmıştır.
• Mekke'den göç edenlere "muhacir", Me¬dineli Müslümanlara da "Ensar" adı verilmiştir. Böylece Yahudiler ile birlikte Medine'de üç grup oluşmuştur.
• Bu grupların anlaşmaları(vatandaşlık sözleşmesi) ile birlikte İslam devleti kurulmuştur.
• Hz Muhammed devlet başkanı kabul edilmiştir.
• Hicret, hicri takvime başlangıç olarak ka¬bul edildi.
HZ. MUHAMMED DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
Bedir Savaşı (624)
• Muhacirler Mekke'de bıraktıkları malları¬na karşılık Mekke kervanına el koymuştur. Bu¬nun üzerine Mekkeliler ile yapılan savaşı Medi¬neli Müslümanlar kazandı.
• Müslümanların Mekkelilere karşı kazan¬dığı ilk zaferdir.
• İslam savaş hukuku doğdu. Savaşta elde edilen ganimetlerin 1/5'i devlet hazinesine, 4/5'inin ise savaşa katılanlara verileceği karar¬laştırıldı.
• Savaşta esir düşenler fidye ödemeleri veya Müslüman gençlere okuma-yazma öğret¬meleri karşılığında serbest bırakıldı.
UYARI:
Esirlerin okuma-yazma karşılığında serbest bırakılması, İslamiyet'in eğitime ver¬diği önemi gösterir.
Uhud Savaşı (625)
• Mekkeliler, Bedir yenilgisinin intikamını almak için, Medineli Müslümanlara savaş açtı.
• Uhud dağı eteklerine yerleştirilen okçula¬rın yerlerini terk etmeleri üzerine, Halid bin Velid komutasındaki müşriklerin saldırısı sonucu Müs¬lümanlar bu savaşı kaybetmiştir.
• Müslümanların Mekkeli müşrikler karşı¬sında aldıkları ilk ve tek yenilgidir.
Hendek Savaşı (627)
• Mekkeli müşriklerin Müslümanları tama¬men ortadan kaldırmak istemelerinden dolayı, müşrikler tekrar harekete geçti.
• Hz Muhammed, İranlı Müslüman komu¬tan Selman-ı Farisi'nin tavsiyesi ile Medine şeh¬rini hendeklerle çevirdiler ve savunmada kaldı¬lar.
• Müslümanlar istediklerini almış olarak bu savaş sona erdi.
• Bu savaş Müslümanların son savunma savaşı olmuştur.
Hudeybiye Antlaşması (62
• Hz Muhammed 628 yılında Kabe'yi ziya¬ret etmeye karar verdi. 1500 Müslüman'la bera¬ber yanlarına sadece kılıç alarak Kabe'yi ziyaret etmek için yola çıktı.
Hudeybiye mevkine gelindiğinde Hz Os¬man elçi olarak gönderildi ve Kabe'yi ziyaret için izin istendi. Mekkelilerin Hz Osman'ı alıkoyma¬ları üzerine savaş kararı alındı. Bunun üzerine Mekkeliler barış istedi.
Yapılan antlaşmaya göre;
• İki taraf arasında 10 yıl savaş yapılma¬yacak.
• Müslümanlar o sene Hac yapmayacak; ertesi yıl 3 gün süreyle silahsız olarak Kabe'yi zi¬yaret edebileceklerdi.
UYARI:
Bu madde Mekkelilerin Müslümanlar¬dan çekindiğini gösterir.
• Reşit olmadan İslamiyet'i seçen Mekkeli¬ler Medine'ye alınmayacak, ancak Mekke'ye sığınan Müslümanlar geri verilmeyecekti.
• Her iki taraf da istedikleriyle antlaşmalar yapabileceklerdi.
Hudeybiye Antlaşması ile;
• Mekkeliler Müslümanları hukuken tanıdı¬lar.
• Mekke'de İslamiyet daha hızlı yayılmaya başladı.
Hayber Kalesi'nin Fethi (629)
• Şam ticaret yolunu tehdit eden Mekkelileri Müslümanlar aleyhine kışkırtan Yahudiler üzerine bir sefer düzenlendi.
• Yahudilerin elindeki Hayber Kalesi fethe¬dildi.
• Müslümanların ilk taarruz savaşıdır.
Mute Savaşı (629)
• Bir Müslüman keşif kolunun Bizans'a bağlı Gassaniler tarafından pusuya düşürülüp öldürülmesi sonucunda Gassaniler üzerine se¬fere çıkılmıştır.
• Hz Muhammed sefere katılmadı. İslam ordusu Bizans karşısında başarısız olmuştur.
• Bizans ile yapılan ilk savaştır.
UYARI:
Gaza (Gazve): Hz Muhammed'in bizzat katıldığı savaşlara denir.
Seriye: Hz Muhammed'in katılmadığı savaşlara denir.


Mekke'nin Fethi (630)
• Mekkelilerin Hudeybiye Antlaşmasının maddelerine uymaması üzerine Hz Muhammed Mekke'nin fethi için harekete geçti.
• Önemli bir direnişle karşılaşmadan Müs¬lümanlar şehri ele geçirdi. Kabe putlardan te¬mizlendi. Böylece İslamiyet'in yayılışı kolaylaştı.
Huneyn Savaşı ve Taif Seferi (630)
• Müslüman olmayan Arap kabilelerin Müslümanlara karşı birleşmesi üzerine Hz Muhammed hareket geçti. Huneyn şehrinde ya¬pılan savaşta putperestler yenilgiye uğradı.
• Huneyn'den kaçan putperestler Taife sığındılar. Buraya yapılan seferden sonuç alına¬madı. Ama daha sonra şehir kendiliğinden İsla¬miyet'i kabul etti.
Tebuk Seferi (631)
• Bizans İmparatorluğu'nun büyük bir ordu ile Arabistan'a yürüdüğü haberi alınınca Hz Mu-hammed sefere karar vermiştir. Ancak Tebük şehrine varılınca haberin asılsız olduğu anlaşıl¬mış ve geri dönülmüştür.
• Tebük seferi Hz Muhammed'in son se¬feri olmuştur.
Veda Hutbesi (632)
• Hz Muhammed, 632 yılında hac görevini yerine getirmek için kalabalık bir kafile ile Mek¬ke'ye giderek son kez Hac görevini yerine getir¬miştir.
• Arafat'ta yaklaşık 150000 kişiye bir ko¬nuşma yaptı. Hz Muhammed bu hutbede: -Kuran-ı Kerim'in tamamlandığını,
- Cahiliye devrinin kapandığını,
-Kan davalarının sona erdiğini,
- Faiz ve zinanın haram olduğunu,
- Bütün Müslümanların eşit olduğunu be¬lirtti.
• Hz Muhammed 8 Haziran 632'de Medi¬ne'de vefat etti.

DÖRT HALİFE DÖNEMİ (632-66Î (Cumhuriyet Dönemi)
• Halife, İslam devletinde din ve adalet başkanıdır.
• Hz Muhammed'in vefatından sonra sıra¬sı ile Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman ve Hz Ali halife olmuştur.
• Dört halife döneminde halifeler seçimle iş başına geldikleri için, bu döneme "Cumhuriyet Dönemi" denilmektedir.
Hz Ebubekir Dönemi (632-634)
• Ortaya çıkan yalancı peygamberler soru¬nunu çözdü.
• Zekat ve vergi vermeyen, dinden dönen kabileler ile savaşarak Müslümanları tekrar Me¬dine etrafına topladı.
• İlk kez Arap Yarımadası dışında fetihlere başladı.
• Yermuk Savaşı ile Bizans, ilk kez mağlup edilmiştir.
• Kur'an ayetleri birleştirilerek kitap haline getirildi.
UYARI:
Savaşlarda hafızların şehit olmaları üzerine Kur'an ayetleri kitap haline getirilmiş ve böylece Kur'an değişmeden günümüze kadar gelmiştir.
Hz Ömer Dönemi (634-644)
• Seçimle başa geldi. Adaleti, doğruluğu ve cesareti ile ün yapmıştır.
• Bizans, Ecnadeyn Savaşı ile bir kez daha yenilgiye uğratılmış, Suriye ve Filistin'in fethi tamamlanmıştır.
• Kuzey Afrika'nın fethine başlanarak, Mı¬sır'ın tamamı fethedildi.
• Sasaniler ile yapılan Kadisiye (636), Ce-lula (637) ve Nihavent (642) savaşlarının sonu¬cunda İran ve Irak toprakları Müslümanların eli¬ne geçti, Sasani İmparatorluğu'na son verildi.
UYARI:
Bu gelişmelerden sonra Müslümanlar, Türkler ile komşu olmuşlardır.
TEŞKİLATLANDIRMA ÇALIŞMALARI
• Fethedilen topraklar adı verilen yöne¬tim birimlerine ayrılmıştır. Bu illere valiler tayin edilmiştir.
• Düzenli ordu ve ordugâhlar kurulmuştur.
• Mali ve askeri amaçlı divan örgütü kurul¬muştur.
• Devlet hazinesi kurulmuştur.
• Adli teşkilat kurularak illere kadılar tayin edildi.
• Ikta sistemi uygulanmaya başlamıştır.
• Hicri takvim kullanılmaya başlandı.
UYARI:
Hz Ömer zamanında teşkilatlanma ça¬lışmalarının yapılma sebebi; fetihlerle ülke sınırlarının genişlemesidir.
Hz Osman Dönemi (644-656)
• İran'ın fethi tamamlanmıştır.
• İlk defa Müslümanlar ile Türkler karşı kar¬şıya geldi. Kafkasya'ya giren İslam orduları Ha¬zarlar ile yapılan savaşta yenilerek geri çekildi¬ler.
• Kuzey Afrika'nın fethi tamamlanmıştır.
• islam devletinin ilk donanması bu dö¬nemde kuruldu.
• Kur'an çoğaltılarak önemli merkezlere gönderildi.
• Hz. Osman'ın kendi soyundan olanları valiliklere ataması huzursuzluklara yol açtı. Bun¬dan dolayı Hz Osman bu durumdan rahatsız olanlar tarafından şehit edilmiştir.
Hz Ali Dönemi (656-661)
• Hz Ali döneminde siyasi sebeplerden dolayı Müslümanlar arasında;
- Cemel Vakası
- Sıffin Savaşı
- Hakem Olayı yaşandı.
-Fetihler durdu.
- İç karışıklıklar arttı.
- İslam'da ilk ayrılıklar yaşandı.
Emeviler Dönemi (661 -750)
- Bu dönemde halifelik, saltanat haline ge¬tirildi.
- İstanbul ilk defa Müslümanlar tarafından kuşatıldı.
- İslamiyet; İspanya, Horasan, Maveraünnehir ve Kuzey Afrika coğrafyalarında yayılma imkanı buldu.
- Hz Hüseyin'in şehit edildiği Kerbela Ola¬yı yaşandı. Şiilik mezhebi ortaya çıktı.
- Emeviler ilk Arap parasını bastılar. Arap-çayı resmi dil olarak kullandılar.
- Emeviler kendi soylarını, Arap olmayan Müslümanlara karşı üstün tutarak Arap milliyet¬çiliğini savundular. Bu nedenle İslamiyet Türkler arasında bu dönemde yayılmamıştır.
-Abbasiler, Türklerin de yardımı ile Emevi devletini yıktı.
Abbasiler Dönemi (750-125
-Abbasiler, Arap milliyetçiliğini terk ederek, Talaş savaşından sonra Türk-Arap ilişkilerini art¬tırmışlardır.
- Abbasilerin hoşgörülü politikası sonu¬cunda İslamiyet daha hızlı yayılmış ve Türkler bu dönemde İslamiyet'i kitleler halinde kabul et¬mişlerdir.
- İlk kez vezirlik uygulamasına geçilmiştir.
- Moğol istilası sonucunda devlet yıkılmış¬tır.



6. SINIF ÜLKEMİZ VE DÜNYA
DÜNYA'NIN NERESİNDEYİZ


Sınırları belirli bir alan içinde yaşayan in¬san sayısına nüfus denir. Bu alan Dünyanın ta¬mamı olabileceği gibi kıta, ülke, bölge, il, ilçe, köy veya daha dar bir alan da olabilmektedir.
İnsanların eseri olan ya da doğal çevre¬den elde edilen, işletildiğinde gelir getiren zengin¬likler ekonomik kaynak olarak adlandırılır. Ekono¬mik kaynakların işleniş şekillen, mal ve hizmet et¬kinlikleri ile bu etkinliklerden doğan ilişkilerin bü¬tününe de ekonomik faaliyetler denir.
Nüfus ve ekonomik faaliyetler yeryüzüne eşit ve dengeli bir şekilde dağılmamıştır. Bunun nedeni yeryüzündeki her alanın aynı özellikleri taşımamasıdır.
Dünya üzerinde nüfusun ve ekonomik fa¬aliyetlerin dağılışının düzensiz olmasında çeşitli faktörler etkilidir. Bunlar;
Fiziki Faktörler
1. Yeryüzü şekilleri
2.İklim özellikleri
3.Bitki örtüsü
4. Toprak verimliliği
5. Su kaynakları
6. Kara ve denizlerin dağılışı
7- Coğrafi konum
8. Yer altı kaynakları
9. Bakı
Beşerî ve Ekonomik Faktörler
1.Ulaşım
2.Sanayileşme
3.Ticaret
4.Tarım
5.Yer altı zenginlikleri
6.Turizm
7 Tarihî faktörler
8.Göçler
• Ø Arazinin engebeli olduğu yerlerde ulaşım, iş olanakları ve tarım alanları kısıtlı olur. Bu ne¬denle dağlık ve engebeli alanlar nüfusun seyrek olduğu yerlerdir. Dünya nüfusunun yaklaşık onda dokuzu ova ve düzlüklerde yaşamaktadır. İnsan¬lar asırlar boyunca yerleşmek için düz alanları seçmiştir. Örneğin; Alp ve Himalaya dağları gibi yüksek ve engebeli yerlerde nüfus oldukça azdır.
• Ø İklim özellikleri de nüfusun coğrafi dağılı¬şı üzerinde etkilidir. Sıcaklık ve yağış koşullarının yeterli olduğu yerlerde nüfuslanma fazla iken ekonomik faaliyetler de çeşitlidir. Buna karşılık sı¬caklığın ve yağışın yetersiz veya çok fazla olduğu yerlerde ise nüfus ya çok az ya da hiç yoktur. Ku¬tup bölgeleri ve Ekvator çevresi bu duruma ör¬nektir. Doğal bitki örtüsü orman olan bu alanlar tarıma ve yerleşmeye elverişli değildir. Bu neden¬le bu alanlarda nüfusun az olduğu görülür.
• Ø Verimli toprakların bulunduğu, akarsula¬rın, göllerin, tatlı su kaynaklarının olduğu yerlerde de nüfus yoğundur. Örneğin; Nil, Dicle, Fırat, İndus ve Ganj gibi akarsu havzaları tarıma elverişli olduğu için buralarda nüfus yoğundur.
• Ø Ulaşım, sanayi, tarım, ticaret ve enerji kaynaklarının işletilmesi gibi ekonomik faaliyetle¬rin yoğun olduğu yerlerde insan gücüne ihtiyaç duyulması nedeniyle buralarda nüfus yoğundur. Örneğin; önemli ticaret yollarının geçtiği Türkiye, tarım alanlarının geniş olduğu Hindistan, sanayi¬nin geliştiği Batı Avrupa ve Japonya nüfusun yo¬ğun olduğu yerlerdir.
Dünyada Nüfusun Yoğun Olduğu Yerler
• Ø Afrika'da Nil Vadisi,
• Ø Kuzey Amerika'nın doğu kıyıları,
• Ø Güneydoğu Asya kıyıları (Malezya, En¬donezya, Hindistan),
• Ø Avrupa ülkeleri (Fransa, İngiltere, Hollan¬da, Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, Ma¬caristan, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya).
Dünyada nüfusun yoğun olduğu yerlerde iklim şartları elverişli, yeryüzü şekilleri sade, tarım alanları geniş, toprak özellikleri tarıma elverişli, su kaynaklan bol, ulaşım ağı gelişmiştir.
Dünyada Nüfusun Az Olduğu Yerler
• Ø Dağların yüksek kesimleri,
• Ø Kuzey ve güney kutup çevreleri,
• Ø Bataklık alanlar ve engebeli dağlık araziler,
• Ø Ekvatoral bölgedeki Amazon ve Kongo havzaları gibi sık ormanlık alanlar,
• Ø Asya Kıtası içlerindeki ve dönenceler çevresindeki çöl ve bozkır alanlarıdır.
Dünyada nüfusun ve ekonomik faaliyet¬lerin az olduğu yerler doğal faktörler açısından insan yaşamı için uygun koşullar taşımayan yer¬lerdir.
Nüfus Yoğunluğu Fazla Olan Ülkelerden Bazıları
Bangladeş,Güney Kore,Hollanda,Belçika,Japonya, Hindistan,El Salvador,Sri Lanka,İngiltere,Almanya
Nüfus Yoğunluğu Az Olan Bazı Ülkeler
Moğolistan,Nabibya,Avusturya,Moritanya,Libya,Kanada,Kazakistan,OrtaAfrika,Bolivya,Rusya,
TÜRKİYE'DE NÜFUS DAĞILIŞI
• Ø Türkiye'de kıyı kesimleri, iklimin elverişli olmasından dolayı tarımsal etkinlikler için uygun koşullar oluşturur. Bu nedenle kıyı kesimlerinde nüfus yoğunluğu fazladır.
• Ø Kışları çok soğuk geçen yüksek ve engebeli alanlar ile kuraklığın yaygın olduğu kesim¬lerde nüfus yoğunluğu azdır.
Türkiye'de Nüfusun Yoğun Olduğu
Kesimler
• 1. Çatalca-Kocaeli Bölümü başta olmak üzere Marmara Bölgesi,
• 2. Ege Bölümü,
• 3. Çukurova ve Akdeniz kıyı kesimi,
• 4. Doğu Karadeniz'in kıyı kesimleri,
• 5. İç kesimlerde verimli alüvyal ovalar. Türkiye'de Nüfusun Seyrek Olduğu Kesimler
• 1. Doğu Karadeniz'in iç kesimleri,
• 2. Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yüksek platolar,
• 3. Hakkari Bölümü(Doğu Anadolu)
• 4. Menteşe Yöresi(Akdeniz)
• 5. Teke ve Taşeli platoları(Akdeniz)
• 6. Yıldız Dağları Bölümü(Marmara)
KİM NEREDE ÇALIŞIYOR?
Dünya üzerinde yaşayan nüfusun bir kıs¬mı tarım, bir kısmı sanayi, bir kısmı da hizmet sektöründe çalışmaktadır. Bu sektörler içinde de¬ğişik meslek dalları yer almaktadır.
Sektörün
Adı Ekonomik Faaliyet
Kolları
Tarım Tarla ve bahçe bitkileri,
hayvancılık ve ormancılık
Sanayi Madencilik,
Elektrik, gaz ve su,
İnşaat ve bayındırlık işleri
Hizmetler Toptan ve perakende ticaret,
lokanta ve oteller, ulaştırma,
haberleşme, depolama, mali kurumlar, sigorta ve yardımcı
iş hizmetleri, toplum hizmet-
leri, sosyal ve kişisel hizmetler
Tarım sektöründe çalışan nüfusun yoğun olduğu ülkeler fazla gelişme gösterememiştir. Hizmet ve sanayi sektöründe çalışan nüfusun faz¬la olduğu ülkeler ise oldukça gelişmiş ülkelerdir.
Malavi, Bolivya, Arnavutluk, Bangla¬deş ve Jamaika gibi ülkelerde tarım alanında ça¬lışan nüfusun oranı yüksek iken ABD, Japonya, İngiltere, Norveç, Güney Afrika gibi ülkeler hiz¬met ve sanayi sektörü alanında gelişme göstermiş¬tir. Tarım sektörüne ağırlık veren ülkelerin geliş¬mişlik düzeyi yetersiz, hizmet ve sanayi sektörüne ağırlık veren ülkelerin gelişmişlik düzeyi yüksektir.
Sanayileşmiş ülkelerde tarımda çalışan insan sayısı azdır. Ancak tarımdan elde edilen verim oldukça yüksektir. Sanayileşmiş ülkelerde tarım alanında modern yöntemler uygulandığı gi¬bi teknik araç ve gereçlerden yararlanarak daha çok gelir ve verim elde edilir.
Ülkelerin ekonomik alanda öne çıkmala¬rında;
•Ø İklim özellikleri
• Ø Toprak özellikleri
• Ø Doğal kaynaklar
• Ø Devlet politikası
• Ø Yetişmiş insan gücü
• Ø Girişimcilik arayışı etkili olur.
Tüm bu etkinliklerin yanında yaşadık¬ları ülkenin kalkınması için insanların;
• v Dürüst,
• v Çalışkan,
• v Vatanı ve milletini seven,
• v Sorumluluk duygusu gelişmiş olmaları gerekmektedir.
ALDIKLARIMIZ, SATTIKLARIMIZ
Belirli bir kazanç sağlamak amacıyla her türlü mal ve hizmetin alım satım faaliyetlerine ti¬caret adı verilir. Bir ülkenin sınırları içindeki iç pa¬zara yönelik ticaret iç ticaret, ülkeler arasında dış pazara yönelik ticaret ise dış ticaret olarak ad¬landırılır.
Ülkeler ürettikleri malların ya da ham maddelerin fazlasını diğer ülkelere satar.
Dış ticaret içinde yer alan bu faaliyete dış satım (ihracat) adı verilir.
Dış ticaret ile satılan malların döviz olarak karşılığına dış ticaret hacmi denir.
Ülkelerin ihtiyacı olan çeşitli ürünleri diğer ülkelerden satın alması faali¬yetine ise dış alım (ithalat) adı verilir.
Bir ülkenin ihracatı ve ithalatı üzerinden alınan vergiye gümrük vergisi denir. Devlet gümrük vergisinin alınmasından sorumludur ve bazı kuruluşları aracılığıyla bu işi yapar. Ülkelerin giriş ve çıkışlarında gümrük kapısı olarak adlandırılan vergi denetiminin yapıldığı yerler vardır.
Ülke Başkenti Gümrük Kapısı ÜLKE BAŞKENT
Suriye Şam Nusaybin, Cilvegözü, Ceylanpınar Azerbaycan Bakü
İrak Bağdat Habur Özbekistan Taşkent
iran Tahran Gürbulak, Esendere Kırgizistan Bişkek
Gürcistan Tiflis Sarp Kazakistan Astana
Ermenistan Erivan Akyaka Türkmenistan Aşkabat
Nahcivan Özerk Bölge Dilucu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa
Yunanistan Atina İpsala
Bulgaristan Sofya Kapıkule
Türkiye'nin sınır komşuları Türki Cumhuriyetler

Son yıllarda ülkeler arasında belirlenen bazı merkezlerde gümrük vergisi ödemeden mal alımı ve satımı yapılan serbest ticaret bölgeleri oluşturulmaktadır.
TÜRKİYE'NİN DIŞ SATIMI (İHRACATIMIZ)
Ülkemizin dış ticaret hacmi yıllara göre büyümüş olsa da henüz yeterli düzeyde değildir. Özellikle dış satımımız istenilen düzeye ulaşama¬mıştır. Bunda dış pazarlarda yaşanan rekabet güçleri, hızlı nüfus artışı ve dışarıdan alınan ağır sanayi ürünlerine ödenen giderlerin fazla olması gibi faktörler etkili olmuştur.
Türkiye'nin İhraç Ettiği Başlıca Ürünler
Madencilik sektöründe;
•Ø Krom
• Ø Bor
• Ø Civa
• Ø Manganez
• Ø Bakır
Tarım sektöründe;
• Ø Pamuk
• Ø Tütün
• Ø Sanayi bitkileri
• Ø İncir
• Ø Üzüm
• Ø Zeytin
• Ø Turunçgiller
• Ø Buğday
• Ø Arpa
• Ø Sebze ve meyve
• Ø Canlı hayvan
• Ø Hayvansal ürünler
• Ø Su ürünleri
İmalat sanayi sektöründe:
• Ø Dokuma ve tekstil ürünleri
• Ø Bitkisel ve hayvansal yağlar
• Ø Unlu mamuller
• Ø Plastik maddeler'
• Ø Orman ürünleri
• Ø Kimyasal maddeler
• Ø Demir - çelik ürünleri
• Ø Madeni eşyalar
• Ø Ev eşyaları
• Ø Şeker
• Ø Lastik
• Ø Çimento
Türkiye'nin En Fazla İhracat Yaptığı Ülkeler
Almanya, ABD,İspanya, İngiltere ,Hollanda,İtalya, Rusya, Fransa

TÜRKİYE'NİN DIŞ ALIMI (İTHALATIMIZ) Türkiye'nin dış ticaretinde ithalatın payı ihracattan fazladır. Bu nedenle ticarette giderleri¬miz gelirlerimizden fazladır. İthalatımızda da en fazla pay sanayi sektörüne aittir. Türkiye bir tarım ülkesi olduğu için ithalatta en az pay tarım sektö¬rüne aittir.
Türkiye'nin İthal Ettiği Başlıca Ürünler
Tarım sektöründe;
• Ø Çay
• Ø Kahve
• Ø Muz
• Ø Pirinç
• Ø Kauçuk
Madencilik sektöründe;
• Ø Ham petrol
İmalat sanayi sektöründe;
• Ø Sanayi ham maddeleri
• Ø İlaç
• Ø Boya
• Ø Madeni yakıtlar
•Ø Yağlar
• Ø Suni gübre
Türkiye'nin En Fazla İthalat Yaptığı Ülkeler
Almanya,İtalya,Fransa,Rusya,İngiltere
NOT:Türkiye'nin ithalat ve ihracat yaptığı ülkelerin başın¬da Almanya gelir.

TÜRKİYE'NİN İTHALAT VE İHRACATINDA ÖNEMLİ YERE SAHİP ÜLKELERLE YAPTIĞI TİCARET
1) Almanya
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Otomobil ve diğer taşıtlar, çeşitli makineler, plastik ve plastik ürünler, eczacılık ürünleri.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Hazır giyim eşyaları, otomotiv ürünleri, elektronik eşya, yarı mamul mallar (deri, kağıt, kauçuk), tütün, meyve ve sebze.
2)ABD
Türkiye'ye yaptığı ihracat;
Hurda demir ve çelik, sivil uçak ve helikopter, haberleşme cihazları, elektrikli cihazlar, eczacılık ürünleri, tıbbi malzemeler, mısır ve soya yağı.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Hazır giyim eşyası, demir ve çelik ürünleri, tütün, çeşitli meyve ve sebze.

3) İngiltere
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Petrol ürünleri, eczacılık ürünleri, otomobil ve kara taşıtları, uçak ve çeşitli makineler.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Otomotiv ürünleri, hazır giyim eşyaları, elektronik eşya, yarı mamul mallar (deri, kağıt, kauçuk), meyve ve sebze.
4) İtalya
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Motorlu kara taşıtları, çeşitli makineler, ilaçlar ve kimyasal maddeler, mutfak eşyaları ve
ev gereçleri.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Otomotiv ürünleri, pamuk ve pamuk ipliği, hazır giyim eşyaları, elektronik eşyalar, demir ve çelik ürünleri, çeşitli meyve ve sebze.
5) Fransa
Türkiye'ye yaptığı İhracat:
Otomobil ve diğer kara taşıtları, çeşitli makineler, haberleşme cihazları, kimyasal ürünler, ecza¬cılık ürünleri, kozmetik ürünler, demir ve çelik ürünleri, uçak ve savunma sanayisi ürünleri.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Otomotiv ürünleri, hazır giyim eşyaları, iplik, deri ürünler, elektronik eşya, çeşitli meyve ve sebzeler.
TÜRKİYE'NİN KOMŞULARI VE TÜRK CUMHURİYETLERİ ÎLE YAPTIĞI TİCARET
1) Bulgaristan(Başkenti Sofya)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Petrol yağları, elektrik enerjisi, deri, bakır ve bakırdan eşya, işlenmemiş kurşun, plastik ürünler, mineral yakıt ve yağlar.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Metal cevherleri, plastik mamuller, sabunlar, kağıt ve karton, cam ve cam eşya, pamuk, pamuk ipliği, sentetik ve suni lifler, örme giyim eşyası, seramik ürünler, kara ulaşım taşıt¬ları, elektrikli makine ve cihazlar, turunçgiller, şeker ve şeker ürünleri, otomobil, elektrik¬li eşya, tekstil ürünleri.
2) Yunanistan(Başkenti Atina)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Pamuk, tütün, balık ve deniz ürünleri, demir-çelik, ham deri ve kürk, kağıt, alüminyum, elektrikli makine, bakır ve bakır eşya, fotoğraf cihazları.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Kimyasal maddeler, balık ve deniz ürünleri, plastik ürünler, kauçuk ürünler, otomobil lastikleri, haberleşme cihazları, tekstil iplikleri, giyim aksesuarları, ayakkabı, fındık, seramik ürünler, çeşitli meyveler.
3) Azerbaycan(Başkenti Bakü
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Pamuk, plastik eşya, ham deri, bakır, alüminyum, kurşun, çeşitli sebze ve meyveler, makine ve cihazlar, yün, gübre, demir-çelik.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Şeker, elektrik enerjisi, un ve unlu ürünler, margarin, buğday, zeytinyağı, ayçiçek yağı, süt ve süt ürünleri, peynir, bisküvi, deri ürünleri, deterjan, lastik ve plastik ürünler, beyaz eşya, tekstil, kağıt ve karton, telefon, cam, halı ve ayakkabı.
4) İran(Başkenti Tahran)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Petrol, ve petrol ürünleri, doğalgaz, deri, sofra tuzu, alüminyum, bakır, mineral yakıt ve yağlar, halı, organik kimyasallar.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Demir - çelik, kağıt, iplik, makine, gıda ürünleri, bitkisel yağ, kimya ürünleri, oto lastiği, beyaz eşya, sabun, cam eşya, pamuk, şeker, ahşap eşya, kumaş, ayakkabı, temizlik ve kozmetik ürünleri.
5) Suriye(Başkenti Şam)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Mineral yakıtlar ve yağlar, pamuk, gübre, yün ve deri, petrol, motor benzini, fosfat, tuz, kükürt, sebze ve meyveler.
Şeker ve şeker ürünleri, elektrikli makineler, demir - çelik ürünleri, motorlu kara taşıtları, çimen¬to, hayvansal ve bitkisel yağlar, plastik, cam, seramik, alüminyum, kağıt ve bakır ürünler.
6) Kazakistan(Başkenti Astana)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Tahıl ürünleri, meyveler, pamuk, tuz, kükürt, ham petrol, demir ve çelik, bakır ve bakır ürünler, çeşitli makineler.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Elektrikli makine ve cihazlar, mobilya, ayakkabı, halı, seramik ürünler, alüminyum, kağıt ve karton, sabun, deterjan, kimya sanayi ürünleri, kozmetik, hayvansal, bitkisel, katı ve sıvı yağlar, inşaat malzemesi, telefon, tütün ve tütün ürünleri.
7) Türkmenistan(Başkenti Aşkabat)
Türkiye'ye yaptığı ihracat:
Pamuk, pamuklu ürünler, mineral yağ ve yakıt, bakır ve bakırdan eşya, cam ve cam eşya, deri, kösele ve halı.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Elektrikli makine ve cihazlar, demir-çelikten eşya, sabun temizlik malzemeleri, mobilya, aydınlanma ürünleri, şekerli ve kakaolu ürünler, bisküvi, macun, sakız, un, nişasta, süt
.
Özbekistan(Başkenti Taşkent)
Hububat, yağlı tohum ve meyve, tuz, kükürt, mineral yakıt ve yağları, demir-çelik, bakır ve bakırdan eşya, makinalar, mekanik cihazlar.
Türkiye'den yaptığı ithalat:
Gıda ürünleri, tıbbi cihazlar, elektrikli aletler, ulaşım araçları, elektronik ürünler, inşaat malzemesi, plastik.

KÜLTÜRLER ARASI KÖPRÜ
• Ø Anadolu ilk çağlardan beri dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olmuştur.
• Ø İklim koşullan, bol su kaynakları, önemli ticaret ve ulaşım yollarının Anadolu'dan geçmesi buranın yerleşim yeri olarak seçilmesinde etkili olmuştur.
• Ø Anadolu, konumunun sağladığı özellikler¬den dolayı tarih boyunca farklı kültürlere, medeni¬yetlere ve devletlere ev sahipliği yapmıştır. Aynı zamanda ticaret ve kültür iletişiminin kaynaşma noktası olmasıyla dünyadaki birçok medeniyetin oluşmasında ve gelişmesinde önemli rol oyna¬mıştır.
• Ø Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk günler¬den itibaren dış politikasında barışı esas almıştır. Yabancı ülke temsilcilerinin ziyareti, elçilik binala¬rının yapılması, devletlerarası antlaşmalar, ulus¬lararası örgütlere üyelik gibi faaliyetler Atatürk dö¬nemi dış politikamıza örnek teşkil eder.
• Ø Türkiye, I. Dünya Savaşı'nın ardından uluslararası barış ve güvenliği sağlamak, adaletli onurlu ilişkiler sürdürmek amacıyla kurulan Millet¬ler Cemiyeti'ne 1932 yılında üye olmuştur.
• Ø Aynı işleri yürüten ve II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletlere ise 50 asil üye arasında yer alarak 1945 yılında üye ol¬muştur. Günümüzde dünya devletlerinin 189'u bu örgüte üyedir.
• Ø 1937 yılında Türkiye, Iran, Irak ve Afga¬nistan, İtalya'nın doğu ülkelerine yönelik politika¬larına karşı iş birliği içine girdiler ve Sadabat Paktı'nı imzaladılar. Böylece dört ülke arasında dost¬luk ilişkilerini sürdüreceklerine, birbirlerine saldırı¬da bulunmayacaklarına ve sınırlarının korunma¬sına ilişkin anlaşma sağlanmış oldu.
• Ø .Atatürkçülüğün ilkelerinden biri de tam bağımsızlıktır. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonunda yurdumuzu düşmanlardan kurtararak tam bağım¬sızlığına kavuşturdu.
• Ø Atatürk'e göre, Türk halkının haysiyeti, onurlu bir halk olarak yaşaması ancak tam bağım¬sızlıkla sağlanabilirdi. Bu nedenle dış politikadaki anlayışını tam bağımsızlık ilkesi üzerine kurdu.
• Ø Bağımsızlığa çok önem veren Atatürk Sovyetler Birliği egemenliği altında yaşayan Türk¬lerin de bir gün tam bağımsızlığına kavuşacağını önceden sezmiş ve "Bugün güneşin ağardığını na¬sıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu uluslarının da uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve öz¬gürlüğüne kavuşacak olan çok kardeş ulus vardır. Onların yeniden doğuşu bütün güçlüklere ve bütün engellere karşı çıkacaklar ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır." demiştir.
• Ø Atatürk bu duruma hazır olmamızı ve Türk kardeşlerimize sahip çıkmamız gerektiğini vurgulamıştır.
• Ø Dünyada 250 milyondan fazla Türk yaşa¬maktadır. 70 milyonu aşan nüfusu ile ülkemiz en fazla Türkün yaşadığı yerdir. Türkiye dışında yaşa¬yan vatandaşlarımızın sayısı 5 milyona yakındır. 3,5 milyonu aşan Türk varlığı ile en fazla Türk'ün yaşadığı ülke Almanya'dır. Bunun dışında Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre ve İsveç'te de Türk vatandaşlarımız bulunmaktadır. Türkler bu ülkelere genellikle çalışmak için gitmiştir.


ULUSLARARASI İŞ BİRLİĞİ
Yardımlaşma, kendi gücümüzü ve olanaklarımızı, başkalarının iyiliği için kullanmaktır. Dayanışma, topluluğu oluşturan bireylerin bir konuda, duygu, düşünce ve karşılıklı çıkar birliği içinde olmalarıdır.
Her ülke doğal afetlerden ve çevre sorunlarından zarar görenlere yardım etmek amacıyla yardım kurumları kurmuşlardır. Ülkeler tek başlarına çözemeyecekleri doğal afetler ve çevre sorunlarıyla karşılaştıkları zaman diğer ülkelerden yardım alırlar.
Doğal afetlerin ve çevre sorunlarının ortaya çıkması sonucu birçok ülke, uluslararası yardım kuruluşları ve sivil toplum örgütleri iş birliği yaparak insanlığa hizmet etmekte¬dirler. Hızlı teknolojik gelişmeler çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Bu sorun¬larla başa çıkmak için ülkeler uluslar arası konferanslar düzenleyip uluslararası sözleşme¬ler yapmaktadırlar. Örneğin Kyoto Anlaşması, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008-2012 yılları arasında %5,2 düşürmelerini öngörmektedir.
DOĞAL AFETLER
• Ø Deprem
• Ø Erozyon
• Ø Sel baskını
• Ø Çığ
• Ø Toprak kayması
• Ø Yangın
ÇEVRE SORUNLARI
• Ø Havanın kirlenmesi
• Ø Suyun kirlenmesi
• Ø Toprağın kirlenmesi
• Ø Doğal varlıkların yok olması
Bu sorunlar karşısında hizmet veren çeşitli uluslar arası yardım kuruluşlarından bazıları şunlardır:
• Ø Kızılay
• Ø Kızılhaç
• Ø FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü
• Ø WHO ( BM Dünya Sağlık Örgütü
Türkiye Kızılay Derneği uluslararası yardımları nedeniyle dünya kamuoyu tarafından takdir edilmiştir. Kızılay özellikle bulunduğu bölge (Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu) içerisindeki ülkelere yönelik yapmış olduğu çalışmalarda Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmiştir. Güney Asya'da meydana gelen tsunami ve Pakistan depreminde zarar gören afetzedelere de yardım etmiştir. Savaşta ve barışta Uluslararası Kızılhaç Komitesiyle iş birliği yaparak afet, felaket ve acil yardım çalışmalarına katılmaktadır. Kızılay afet böl¬gelerine ekipler gönderir, acil yardım malzemesi ve para yardımlarında bulunur.
TÜRK İŞ BİRLİĞİ VE KALKINMA AJANSI (TİKA)
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra kurulan TİKA; Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve topluluklar öncelikli olmak üzere, gelişmekte olan ülkelere teknik yardım vermek ve öncelikli ülke¬lerle iş birliği ortamını geliştirmek amacıyla kurul¬muştur.
TİKA, kuruluşundan itibaren Türk Cum¬huriyetlerine ekonomik kalkınmalarında katkı sağlayacak çok sayıda yardım faaliyetinde bulun¬muştur.
Türkçe'nin yaygınlaştırılması amacıyla TİKA tarafından dünya çapında 21 üniversitede kurulan Türkoloji bölüm ve merkezleri, faaliyet gösterdiği ülkelerde ilgi odağı olmuştur.



6.SINIF İPEK YOLUNDA TÜRKLER (İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ KONU ÖZETİ - 3


TÜRKLERİN İSLAMİYETE GİRİŞİ
751 Talaş Savaşı, Türklerin İslam Dinini seçmesinde büyük bir rol oynamıştır. Savaşından sonra İslam ordularında ve halife hizmetlerinde Türkler önemli gör getirilmiştir. Türklerin İslam Dinini seçmesindeki bir diğer neden ise Gök tanrı inancı ile İslamiyet'in birbirine benzerlik göstermesidir. Bu benzerlikler;
1) Türklerin, İslamiyet gibi tek tanrı inancını daha önceden de benimsemiş olmaları,
2) İki inançta da ahiret anlayışının olması,
3) Türklerdeki fetih anlayışıyla, İslamiyet'teki cihat anlayışının birbirine benzemesi
4) Türklerde de kurban adama anlayışının bulunması,
5) Türk örf, gelenek ve ahlaki değerlerinin İslam Dini ile paralellik göstermesidir.
Türkler İslam Dinini kabul ettikten sonra;
■ İslam Dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişler,
■ İslamiyet'in yayılmasında etkili olmuşlar,
■ Bilim ve sanatın her dalında önemli eserler yaratarak, Türk İslam Medeniyeti'nin ilermesine katkıda bulunmuşlardır.
KARAHANLILAR (840-1212)
■ Uygur Devleti yıkıldıktan sonra 840-1212 tarihleri arasın¬da, Türkistan ve Maveraünnehir'de kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
■ Karahanlılar; Kartuk, Çiğil, Basmil, Yağma ve diğer Türk boylarından meydana gelmiştir.
■ Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuştur.
■ Satuk Buğra Han döneminde İslamiyet hızla yayılmış ve İslamiyet resmi din haline gelmiştir.
■ Karahanlılar, halkının tamamı Türk olan bir bölgede kurulduğu için resmi dili, konuş¬ma dili ve edebi dili Türkçedir. Bu sayede yeni bir Türk-İslam kültürü ve edebiyatı doğ¬muştur.
■ Yusuf Kadir Han'ın ölümünde sonra oğulları arasında çıkan taht kavgaları sonucunda ülke Doğu ve Batı Karahanlı lar olmak üzere ikiye ayrıldı.
■ Doğu Karahanlılar 1211'de Karahitaylar tarafından, Batı Karahanlılar ise 1212 oe Harzemşahlar tarafından yıkılmıştır.
Karahanlıların Önemli Özellikleri
• İslamiyeti kabul eden ilk Türk devletidir.
• Karahanlılar İslamiyeti kabul etmekle bir¬likte Türklük bilincini kaybetmediler ve millî ben¬liklerini korudular.
• Türkçeyi resmî dil olarak kabul ederek, Türkçenin gelişmesine katkıda bulundular.
• Türk - islam kültürünün temellerini atarak, bu alanda ilk yazılı eserleri verdiler.
DEĞERLİ MİRAS
Kaşgarlı Mahmut (1008 -1075)
İslamiyet'in kabulünden sonraki dönem¬lerde Türkçenin en büyük savunucusu ve Türk milliyetçiliğin ilk temsilcisi olan Kaşgarlı Mahmut, Doğu Türkistan'nın Kaşgar şehrinde doğ¬du.
Divan-ı Lügâti't - Türk yabancılara Türk¬çeyi öğretmek amacıyla 1073 -1077 tarihleri ara¬sında Bağdat'ta yazılmış bir sözlüktür. Eser, Türk dilini Araplara tanıtmak amacıyla yazıldığından, Arapça olarak kaleme alınmıştır. İçinde pek çok Türkçe deyim, şiir, atasözü yer almaktadır. Türk sözcüğünün kuvvet, güç, kudret anlamı taşıdığını bize bildiren ilk kişi Kaşgarlı Mahmut'tur.
GAZNELİLER (963-1183)
• Gazne Devleti, Afganistan'ın Gazne şehrinde kurulmuştur.
• Kurucusu Alp Tekin'dir.
• Gazneliler en parlak dönemini Sultan Mahmut döneminde yaşamıştır. Sultan Mahmut, İslamiyet'i yaymak için Hindistan'a 17 sefer düzenlemiştir.
• Sultan Mahmut'tan sonra yerine Sultan Mesut geçmiştir
• Sultan Mesut, Selçuklularla Dandanakan Savaşı'nı' yapmış ve devlet yıkılma sürecine girmiştir.
■ Gazne Devletinde, Sultan Mesut'un ölümünden sonra iç karışıklıklar yaşanmış ve devlet Gurlular tarafından yıkılmıştır.
Gaznelilerin Özellikleri
• Egemenlikleri altına aldıkları bölgede farklı milletlerin bulunması Gaznelilerin yıkılma¬sında etkili oldu.
• Arapların ve İranlıların etkisinde kaldılar. Resmî yazışmalarda Arapçayı, sarayda Türkçeyi, edebiyat dili olarak Farsçayı kullandılar.
• Çok uluslu yapıya sahip oldukları için mil¬lî birliği sağlayamadılar.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ(1038-1157)
• ü Tuğrul ve Çağrı beyleri tarafından kurulan devlet, adını dedeleri Selçuk Bey'den almıştır.
• ü 1038'deTuğrul Bey Nişabur şehrinde kendi adına hutbe okutup para bastırmıştır. Böylece Büyük Selçuklu Devleti kurulmuştur.
• ü Selçuklular, Gaznelilerle 1040'da yaptıkları Dandanakan Savaşı'nı kazanmış ve Gazne Devleti, Selçuklu egemenliği altına girmiştir.
• ü Dandanakan Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya yönelen Selçuklular, Bizans'la savaşmışlardır. 1048'de gerçekleşen Pasinler Savaşı, Selçukluların Bizans'a karşı kazandığı ilk zaferdir.
• ü Tuğrul Bey, 1055 yılında Büveyhioğullan'nın baskısı altında kalan Abbasi Halifesi'ne yardım etmiş ve onu kurtarmıştır. Bunun üzerine Halife, Tuğrul Bey'e "Doğunun ve Batı'nın Sultanı" ünvanını vermiştir. Tuğrul Bey'den sonra yerine Çağrı Bey'in oğlu Alparslan geçmiştir.
• ü Alparslan döneminde Selçukluların Doğu Anadolu'da etkili olmaları üzerine Bizans İmparatoru Romenos Diogenes, hazırlamış olduğu ordusuyla Selçukluların üzerine yürümüştür. 1071 yılında Malazgirt Ovası'nda yapılan savaşta Selçuklular çok büyük bir zafer kazanmıştır. Malazgirt Savaşı'nın kazanılmasında Bizans ordusunda paralı askerlik yapan Peçenek ve Oğuz Türkleri'nin Selçuklu tarafına geçmeleri etkili olmuştur. Malazgirt Savaşı sonucunda
• Anadolu'nun kapıları Türkler'e açılmış
• Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması başlamış
• Bizans'ın savunma gücü kırılmış ,
• Anadolu'da ilk Türk beylikleri Alparslan'ın komutanları tarafından kurulmuştur.
Alparslan'ın ölümünden sonra yerine oğlu Melikşah geçmiştir.
• ü Melikşah dönemi devletin en geniş sınırlara ulaştığı, kültür-uygarlık seviyesi bakımından en üst düzeye eriştiği dönemdir. Dönemin ünlü veziri Nizamülmülk devlet teşkilatlanması alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Kurduğu Nizamiye Medreseleri ile eğitimi geliştirmiş, "Siyasetname" adlı eserinde ise devlet yönetimi ile ilgili bil¬giler vermiştir.
• ü Melikşah 1092 yılında ölmüştür. Ölümünden sonra devlette sürekli taht kavgaları olmuştur. Bu şekilde zayıflayan devlet, 1141 yılında yapılan Katvan Savaşı'nın kaybedilmesiyle yıkılış süreci¬ne girmiştir. Bu dönemde devleti ayakta tutmaya çalışan Sultan Sencer'in 1157 yılında ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti yıkılmıştır.

Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk (1018- 1092)
■ Asıl adı, Ebu Ali Hasan'dır. Babası Ali, o dönemde | oğluna, çağın en ileri bilgin kişilerini öğretmen olarak tuttu, iyi bir eğitim almasını sağladı.
■ İlk görevi, babası ile birlikte gittiği Gazne Devleti'nde olmuştur. -
■ Bu sırada, Gazne Türk Devleti ile Büyük Selçuklu Devleti arasında Dandanakan Savaşı (1040) patlak verdi.
■ Savaşta Büyük Selçuklular üstün geldiklerinden, Horasan düştü. Hasan ile babası Ali, Gazne'ye çekilmek zorunda kaldılar. Fakat birkaç yıl sonra, Horasan'a döndü ve Selçukluların hizmetine girdi. Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey, Hasan'a, iç yönetimde önemli görevler verdi. Alparslan döneminde vezirlik görevine getirildi.
■ Kendisine Abbasi Halifesi Kaim bi - Emrillah tarafından Nizamülmülk lakabı verildi.
■ Nizamülmülk, Malazgirt Savaşı hariç bütün savaşlara hükümdarla katılarak yalnız iyi bir bürokrat olmayıp, iyi bir asker olduğunu da ispatlamıştır.
■ 1092'de öldürülen Nizamülmülk, 29 yıl süren vezirliği sırasında ülkeyi refah ve huzura kavuşturmuş, "Siyasetname" adıyla, yazdığı eserle, modern devlet yönetiminin nasıl yapılması gerektiğini, zamanındaki ve sonraki hükümdarlara ve bürokratlara örneklerle anlatmıştır.
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE UYGARLIĞI
Devlet Yönetimi
Karahanlılar İslamiyet'i resmi din olarak benim¬semiş ama devlet yönetiminde İslamiyet öncesi Türk devletlerinde görülen özelliklen sürdür¬müşlerdir. Kut anlayışı, devletin hanedanın ortak malı olması, ikili yönetim gibi uygulamaları devam ettirmişlerdir. Hükümdarlar unvan olarak Han, Hakan ve Kağan'ı kullanmışlardır.
Gazneliler'de, İslamiyet'le birlikte Arap kültürü ile bir etkileşim yaşanmıştır. Gazneliler "sultan" un¬vanını kullanmaya başlamış; hükümdarlar hakimi¬yetlerini Abbasi halifesine onaylatmışlardır.
Büyük Selçuklu Devleti de Arap ve Fars (İran) et¬kisinde kalmıştır. Selçuklu hükümdarları ailelerinin erkek üyelerini yani melikleri ülke yönetiminde tecrübe kazanmaları için, ülkenin çeşitli bölgeleri¬ne yönetici olarak göndermişlerdir. Melikleri gön¬derirken yanlarına da her bakımdan tecrübeli "Atabey" denilen kişileri görevlendirmişlerdir.
Devlet yönetiminde önemli işlerin görü¬şüldüğü divan oluşturulmuş ve bu divan hüküm¬dara danışmanlık yapmıştır.
Ordu Sistemi
• İlk Müslüman Türk devletlerinde ordu sis¬temleri birbirine benzerdi. Ordu düzenli ve disip¬linliydi.
• İlk Türk - İslam devletlerinin ordularını bü¬yük ölçüde Türkler oluştururdu. Karahanlıların Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerinden oluşan güç¬lü bir orduları vardı.
• Gazne ordusu; köleler, düzenli birlikler, eyalet askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden oluşurdu. Gazne ordusunda başka uluslardan as¬kerler de bulunurdu. Çoğunlukla atlı birliklerden oluşan Gazne ordusunda, filler de kullanılırdı.
• Büyük Selçuklu ordusu; merkez ordusu, hassa ordusu, ikta askerleri, Türkmenler, bağlı devletlerin ve beyliklerin askerlerinden oluşuyordu
• Büyük Selçuklu Devleti'nde askerî sistem toprağa bağlı olarak düzenlenmiştir. Ülke toprak¬ları vergi gelirlerine göre ikta adı verilen bölümle¬re ayrılmış ve bu topraklar komutanlara hizmetle¬ri karşılığında belli bir süre ile verilmiştir. İkta sistemi ile;
• Devletin hazinesine yük olunmadan, dü¬zenli bir ordunun kurulması sağlanmıştır.
• Bulundukları bölgelerin güvenlikleri, ikta sahiplerinin yetiştirdiği askerler tarafından sağ¬lanmıştır.
• Toprağa dayalı köle sisteminin oluşması önlenmiştir.
• Üretimde süreklilik ve artış sağlanmıştır.
• İkta sisteminde toprak üzerinde üretim yapan çiftçi, vergisini o bölgeye gönderilen komu¬tana verirdi. Komutan da verginin bir kısmıyla geçi¬mini sağlar, bir kısmıyla da orduya atlı asker yetiş¬tirirdi. Böylece devlet hazineden masraf yapmaksı¬zın her zaman hazır bir orduya sahip olurdu.

Sosyal ve Ekonomik Hayat
• İlk Müslüman Türk devletlerinde halk ge¬nellikle geleneklerine bağlı bir yaşam sürüyordu. İslam dinî ile uyuşmayan âdetler kaldırıldı.
• Türk töresi halkın yaşamında belirleyici oldu. Türk olmayan uluslar devletin hoşgörüsü sebebiyle kendi kültürlerini devam ettirebildi.
• Toplum içerisinde sosyal sınıf ayrımları yoktu. Ancak meslek grupları kendi aralarında çe¬şitli teşkilatlar kurmuşlardı. Lonca adı verilen bu teşkilatlarda aynı mesleği yapanlar kendi arala¬rında birlik kurarak bir denetim mekanizması oluşturmuşlardır.
• Halkın büyük bir kısmı yarı göçebe oldu¬ğu için ekonominin temelini hayvancılık ve tarım oluştururdu. Şehirde oturanlar ise devlet memur¬lukları ve ticari işlerle uğraşırdı. Doğudan gelen ti¬caret yollarının hâkimiyetini ellerinde bulunduran Türk devletleri bu yollardan yararlanarak zengin¬liklerini artırdılar.
• Büyük Selçuklu Devleti'nde ticari gelirle¬rin artırılması amacıyla ticaret yolları güvenlik al¬tına alındı ve ticari faaliyetleri geliştirmek amacıy¬la kervansaraylar yapıldı.
Edebiyat, Bilim ve Sanat
• İlk Müslüman Türk devletlerinde Türkçe, Arapça ve Farsça kullanılırdı. Karahanlılar Türk-çeyi resmî dil olarak ilan ettiler. Ancak diğer Türk devletlerinde halkın çoğunun Arap ve İranlı olma¬sı sebebiyle Arapça ve Farsça kültürel alanda ön plana çıktı.
• Arapça ve Farsçanın bilim ve edebiyat alanında ön plana çıkması Türkçenin gelişimini zayıflatmıştır.
• Hükümdarlar bilim faaliyetlerine önem vermiş ve ülkelerinin çeşitli yerlerinde medreseler yapmışlardır. Büyük Selçuklu Devleti veziri Nizamülmülk'ün Bağdat'ta yaptırdığı Nizamiye Medresesi dönemin en önemli bilim ve kültür merke¬zi durumuna geldi. Medreselerde dinî bilimlerin yanında tarih, coğrafya, matematik ve fen bilimle¬ri de okutulurdu.
• Farabî, İbni Sina, Harezmî, Birûni, Ömer Hayyam ve Zemahşeri bu dönemde yetişmiş önemli bilim adamlarıdır.
• İslam dininin resim ve heykel yapımını yasaklaması sebebiyle minyatür, kakmacılık, hat¬tatlık gibi süsleme sanatları gelişme gösterdi.
• Türk - İslam sanatının kaynağı Orta Asya'daki Türk kültürüne kadar dayanır. Türk - İslam devletlerinde mimari gelişti ve yeni sanat anlayış¬ları doğdu. Bu dönemde çok sayıda mimari eser yapıldı. Karahanlılar döneminde başlayan hasta¬ne kurma faaliyetleri Selçuklular döneminde ge¬lişti. Ayrıca cami, kümbet, kervansaray, han, ha¬mam gibi mimari eserler yapıldı.
Toprak Yönetimi
Türk İslam devletlerinde toprağın mülkiyeti devlete aitti. Topraklar halka işlemesi için verilir¬di. Toprağı işleyen halk, ekip biçme hakkına sa¬hipti. Tarımsal üretime önem verilmiş, bu düşün¬ceyle birlikte üretimin devamlılığı ve kaliteyi ar¬tırmak için toprağı boş bırakanın elinden alına¬rak başkalarına verilmiştir.
Büyük Selçuklu Devleti'nde toprak, kullanı¬lış amaçlarına göre 4'e ayrılmıştır. Bunlar;
Hassa arazi: Vergi gelirleri hükümdara ait topraklardır.
İkta arazi: Gelirleri devlet memurlarına ve savaşta yararlılık gösterenlere maaş karşılığı verilen arazilerdir. İktalar, saraya ait topraklar dışında kalan arazilerdir.
Mülk arazi: Kişiye ait topraklardır. Bu ara¬ziler alınıp satılabilir ve miras olarak bırakıla¬bilirdi.
Vakıf arazi: Elde edilen gelirler, sosyal amaçlı hizmet yapan kurumlara ayrılan topraklardır.(cami, medrese, hastane gibi sosyal ku¬rumlar) Bu topraklar, satılamaz ve başkalarına miras bırakılamazdı.
Hukuk
Türk-İslam devletlerinde hukuk sistemi iki¬ye ayrılmıştır. Adli işlerde ‘'örfi ve şeri" hukuk ku¬ralları uygulanmıştır. Örfi hukuk kuralları, adet, gelenek, görenek, töre kavramlarını içerir. Şeri hukuk kuralları ise dinsel kurallara göre ortaya konmuştur. Adli işlere kadılar bakmaktaydı. Or¬du mensuplarının davalarına ve büyük davalara ise kadıasker bakmaktaydı.





mikemxtgkx (Ziyaretçi)
17.03.2011 20:55 (UTC)[alıntı yap]
download

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 61
Bütün postalar: 103
Bütün kullanıcılar: 28
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
REKLAM VER  
  adanalının eğlence sitesi
http://www.adanaliemin.tr.gg
(130 Gelen 180 Giden)

game-over
game over
(5 Gelen 181 Giden)

game over!!!
eğlence ve ders yeri
(0 Gelen 179 Giden)

Senin linkin burada olsun mu?
O zaman buraya kaydını yaptır:
=> Kayda git
 
ana sayfa  
  anasayfada sitenin içeriğini öğreniniz  
yorum  
  yorumunuzu yazabilirsiniz istek ve bildirgelerinizi yazabilirsiniz  
forum  
  orda ders yapabilirsiniz ve eğlene bilirsiniz...

konular:
*sağlık
*fen 6. sınıf
*mat 6. sınıf
 
gazete  
  gazetemize abone olup gazetemize bakabilirsiniz  
Sitemize bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kadar çok kişi gelmiş vav!!!
eğlendiyseniz ve olmasını istediğiz şey varsa: adana_01_1998@mynet.com adresine gönderiniz raklam için adana_01_1998@mynet.com veya; yorum sayfasın dan bize ulaşınız Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol